Resmi kayıtlarda hipnoz altında ilk diş çekimi Fransa’da 1937 yılında gerçekleşmiştir. Aradan geçen 75 yıl süresince hipnozun etki sahası genişlerken diş hekimliğinde tedavi çeşitliliği de artmıştır. Hipnozun diş hekimliğinde kullanımı “hipnodonti” olarak adlandırılır. Daha çok, geçmişinde diş hekimiyle ilgili kötü anısı olan kişilerde görülen ve kişilerin ağız/diş sağlığını tehlikeye atan dişçi fobisi, diş hekimliğinde hipnoz, bağlamında ilk sırada yer almakta.
Peki diş hekimliğinde hipnoz hangi noktalarda bize yarar sağlar?
- ”Dişçi korkusu”, ”dişçi koltuğu korkusu” diye tanımlanan fobik duruma karşı kişinin rahatlatılarak kaygı ve endişelerinin giderilmesi,
- Hipnoanestezi ile herhangi bir kimyasal anestezik madde ihtiyacı olmadan ağrısız bir şekilde diş operasyonlarının yapılması,
- Analjezi sağlanarak ağrı eşiği yükseltilerek anestezi yapılır, böylece kişinin iğne acısını hissetmemesi,
- Hastanın yoğun stresi bazı durumlarda yapılan anesteziyi bile etkisiz kılabildiği için hastanın hipnozla bedensel ve zihinsel rahatlığa ulaşması sorununu ortadan kaldırması gerekir. Hipnoz, az miktarda bile kullanılacak anestezik maddenin etkisini artırmaktadır,
- Operasyon sırasındaki kişinin rahatsızlık duyacağı dış uyaranlara karşı izolasyonunda,
- Uzun süren operasyonlarda çenede sağlanacak olan katalepsi ile yorulmanın önüne geçilmesinde,
- Tükürük salgısının ve kanamanın kontrol altına alınmasında,
- Bulantı refleksinin giderilmesinde,
- Post hipnotik telkinlerle operasyon sonrası ağrının giderilmesinde ve iyileşmenin hızlanmasında,
- Kişinin kullanacağı ağız içi protez ve aparatlara alıştırılmasında,
- Diş hekimliğini, tedavi anlamında, dolaylı olarak ilgilendiren diş gıcırdatma (buruksizm) ya da dudak emme gibi bilinçaltı düzeydeki davranış bozukluklarının bırakılmasında hipnoz etkili sonuçlar sunmaktadır.