Yeni bir Stanford araştırmasına göre hipnoz dünyayı nasıl gördüğümüzü değiştirebilir.Sinirsel aktiviteyi izlemek için araştırmacılar PET taraması kullanarak katılımcılar aslında siyah-beyaz bir resme bakarken onların rengi ‘görmesin’ izin vererek beynin hipnoz altında görsel girdiyi farklı işlediğini gösterdiler. Hipnozun algıyı dönüştürdüğü fikrini destekleyen bu çalışma atletik ve entellektüel performansı geliştirmek ve hatta ağrıyı bile düşünce yoluyla uzaklaştırmak için bu tekniğin kullanılmasını destekliyor.
Çalışmanın baş yazarı ve psikiyatri ve davranış bilimleri profesörü Dr. David Spiegel’e göre hipnozun nasıl yorumlandığı sorusu psikiyatrları ikiye bölüyor. O ve birçok psikiyatr hipnozdan zihnimizin bir konuya odaklandığı ve gerçeklik algımızın değiştiği samimi bir zihin durumu olarak bahsediyorlar. Fakat kuşukucu olanlar hipnozun bir tür düzenbazlık olduğunu tartışıyorlar. Odaklanmış bir zihinsel durum yaratmanın çok ötesinde insanları sadece aşırı düzeyde onaylar hale getiriyor ve sonra hipnotist her ne isterse mecburen onu gördüğünü, duyduğunu veya hissettiğini rapor ediyorlar.
Anlaşmazlık devam ediyor çünkü bu teorileri test etmek insanların algıladıklarını iddia ettiklerimnden gerçekten algıladıklarını ayrıştırmak için bir yol gerektiriyor. Beynin hipnoz sırasında gerçekten ne ‘gördüğünü’ saptamak için Dr. Spiegel ve Harvard’dan, Massachusetts General Hastnesin’den, ve Memorial Sloan-Kettering Kanser Merkezin’den meslektaşları beynin görsel bölgelerindeki hareketliliği izlemek için bir PET taraması kullandılar.
Hipnotize olmuş ve hipnotize olmamış katılımcılar birbirine yamalanmış renkli kareleri veya karelerin sadece gri tonları olduğu tıpatıp aynı başka bir kalıbı gözlemlediler. Araştırmacılar katılımcıların her resmi ya renkli ya da siyah beyaz olarak canlandırdığını belirttiler.
Tüm bu süre boyunca PET tarayıcısı iki görsel alandaki hücrelerin nasıl çalıştığını ölçüyordu. “Gözlerden gelen sinir impulslarının anlık çözümlenmesi beynin arkasındaki occipital lobda meydana gelir” dedi Spiegel. “Fakat bu işlenmemiş bilgiyi yorumlamak için beynin anıları toplaması ve karşılaştırma yapması gerekir (daha sonra temporal lobda meydana gelen bir aktivite).”
Araştırmacıların Amerikan Psikiyatri Jurnalinde belirttiği gibi hipnoz altında beyin ona ne söyleniyorsa onu görür. Hipnotize edilmiş bir kişiye bir rengin içinde bir resim canlandırması söylendiğinde gerçek resmin siyah beyaz veya renkli olup olmadığına bakmaksızın beynin renk-işleyen bölgeleri harekete geçti. Ve talimatlar resmi gri tonlarında canlandırmak olduğu zaman beyin sanki eski bir siyah beyaz resmi tarıyormuşcasına tepki verdi.
Hipnoz olmadan sonuçlar çok farklıydı. Beynin sol tarafı resmi doğruladı. Renk işleyen bölgeler sadece renkli kalıp gösterildiğinde harekete geçti. Fakat beynin sağ tarafı sanki hipnotize olmuş gibi doğru renkler yerine hipnotistin önerdiklerini görerek tepki verdi.
Spiegel çalışmadaki gönüllülerin karakteristik özelliklerinin beynin sağ ve sol yarım küresindeki farklı açıklayabildiğini düşünüyor. Sekiz kişi de ‘hipnotize olabilirliği yüksek’ kişilerdi. Çoğumuz hipnotize olabiliriz dedi Spiegel fakat %10’umuzun yoğun konsantrasyon kapasitesi var ve hipnotize edilebilirliği yüksek olarak değerlendiriliyorlar. Çalışmadaki gönüllüler resme odaklanıp onu zihinsel olarak yeniden boyamayı denediklerinde hipnotistin telkinlerine tepki verebilecekleri hipnoza yakın bir duruma kayabilirlerdi.
Spiegel “bu çalışma hipnozun gerçek bir nörolojik fenomen olduğu fikrine önemli ölçüde ağırklık verir” dedi. “Fakat hedefimiz sadece bir hipotezin haklı olduğunu göstermek deği. Hipnozla insanların algılarını terapötik olarak faydalı yollarda değiştirmelerine yardımcı olabiliriz”.
Hipnozla ağrıyı azaltma Spiegel’in keşfettiği uygulamalardan bir tanesi. Lancet’da geçen şubat yayımlanan bir çalışmada Spiegel ve meslektaşları otohipnozun radyasyon terapisi gören hastaların ağrılarını azaltabildiğini belirtti. Spiegel ve meslektaşları otohipnoz öğrenen hastaların sadece daha az ağrı değil aynı zamanda daha az ağrı kesici aldıklarını rapor ettiklerini söyledi. “Sadece sessizlik içinde acı çekmiyorlar, ağrı algılarını değiştirebiliyorlar” dedi Spiegel.
Hipnoz aynı zamanda sınava girmekten spora kadar birçok alanda performansımızı artırmamıza yardımcı olabilir. “Hipnoz odaklanmak istediğiniz şeye odaklanmanıza imkan tanımada oldukça yararlı olabilir” dedi Spiegel. İyi oynadıktan sonra atletler “alanda”[1] olduklarını söylerler ve bu sporda en fazla kullanılan klişelerden birisidir. Fakat bu klişenin içinde bir gerçek var diyor Spiegel. Üstün atlerler kendilerini hipnotik duruma yakın bir yüksek odaklanma durumuna sokuyor olabilirler.
Spieger Stanford Amerikan Futbol Takımın’da yakalayıcı olarak oynayan öğrencilerinden birisinin çok iyi oynadığı zaman zihninden nasıl iki şey dışında – top ve kendisini tutan defans oyuncusu- her şeyi atabileceğini tanımladığını hatırlıyor. “20 tane iri adamla aynı sahada mücadele ettiğini” göz önüne alırsak bu müthiş bir konsantrasyon diyor Spiegel.
Spiegel’la beraber çalışanlar Stephen Kosslyn, PhD; William Thompson; Maria Costantini-Ferrando, PhD; ve Nathaniel Alpert, PhD var.
John D. Ve Catherine T. MacArthur Foundation’un Zihin/Beden Araştırma Ağından alınan izin çalışmayı destekledi.
Yazar: MITCH LESLIE
Çeviren: HASAN ARSLAN
http://news.stanford.edu/news/2000/september6/hypnosis-96.htmlAdresinden alınmıştır
[1] Türkçe’ye aynı durumu “havamda olmak” gibi çevirebiliriz.