Kadınların doğumla ilgili algılarını şekillendiren baskın bir takım kültürel kodlamalar vardır.
Öyle ki doğal bir olay olan doğum bu sayede acıyla, sancıyla, neredeyse hastalıkla anılır olmuştur. Doğumun doğallığının en büyük kanıtı ilkel toplumlardaki kadınların doğum sırasında yaşadıkları rahatlıktır.
“Kodlamalar”dan kastımız küçük yaşlardan itibaren maruz kalınan negatif telkinlerdir. Dokuz doğurmak ifadesi bir işin zorluğuna işaret eden bir deyim ve aynı zamanda bir telkindir. Bir kız çocuğunun küçük yaşlardan bu yana doğumla ya da cinsellikle ilgili duyduğu hikayeler, izlediği filmler vb. bunlar bilinçlaltı zihin için çok tehditkardır.
Hepimiz özellikle eski Türk filmlerindeki bol çığlıklı doğum sahnelerini hatırlarız. İleriki yaşlarda kadınlar, doğumdan korkar hale gelebildiği gibi bir başka kadın cinsellikle ilgili abartılı ve geçek dışı hikayelerin etkisiyle vajinismus sorunu yaşayabilmektedir. İşte telkinin gücü! Bilinçaltı yapı tehdit olarak algıladığı her şeye karşı kendisini korumaya almaya meyillidir, zira doğasında hayatta kalma refleksi vardır.
Hipnoz gerçek dışı şartlanmaları; korkuyu, kaygıyı, endişeyi, acı algısını ve beklentisini kaldırarak, kadını zihnen ve bedenen doğal ve rahat doğuma hazır hale getirir. Hipnozla doğal ve rahat doğum konsepti yurtdışında oldukça yaygındır. Umarız yöntem doğal olmayan doğum yöntemlerine ciddi bir alternatif teşkil eder. Zira hem annenin hem de bebeğin sağlığı açısından doğal doğum tartışılmazdır. Şimdi hipnozla doğumun avantajlarına göz atalım:
Hipnozla Doğumun Avantajları
- Doğal ve rahat bir doğum imkanı,
- Doğum süresinin kısalması,
- Anne adayının bilincinin açık olması,
- Doğumdan hemen sonra bebeğini kucağına alabilmesi,
- Doğumdan sonra da kendini güçlü ve iyi hissetmesi,
- Doğum sonrasında da devam eden rahatlık ve ağrısızlık,
- Doğum sonrası iyileşme ve toparlanmanın hızlı olması,
- Doğum sonrası depresyon riskinin oldukça azalması.