Yunan mitolojisinde uyku tanrısı olarak anılan “Hypnos” mitinden esinlenen Dr. Braid bu transik duruma Hipnoz adını verdi (1841). Yunan mitolojisinde Uyku Tanrısı Hypnos Gece’nin oğlu, Ölüm Tanrısının (Thanatos) ise kardeşidir. Hypnos’un oğlu Rüyalar Tanrısı Morpheus’tur.
Hipnozun bilimsel tarihi ise 18. Yüzyılın sonlarına dayanır ve Avusturyalı hekim F. Mesmer ile başlar. Mesmer “canlı manyetizm” adını verdiği hipnozu ruhsal sorunları olan kişilerde kullandı. Mıknatıslarla, manyetik paslarla gerçekleştirdiği tedaviler döneminde çok tartışıldı ve konuşuldu. Mesmer’in manyetizma olgusu 19. Yüzyılın ortalarında İskoç hekim Dr. J. Braid tarafından incelenip hipnoz adini aldı.
Dr. J. Braid bu trans haline Yunan mitolojisinde geçen “uyku tanrısı” Hypnos’tan esinlenerek, hipnoz adini verdi. 1880’lerde Fransa’ da ki tıp çevreleri bu süreci bilimsel toplantılarda ele aldılar. Bu toplantılardan sonra genel görüş, hipnozun fiziksel güçlerle ya da fizyolojik süreçlerle ilgili olmadığını daha çok telkine verilen tepkiler olarak ortaya çıktığı görüşü benimsendi. Mıknatıs ve benzeri fiziksel etkilerin telkinden kaynaklandığı anlaşıldı.
Aynı yıllarda Fransa’da bulunan S. Freud tedaviye destek amaçlı hipnozu kullanıyordu. Nevrotik hastalarda bastırılmış hatıraları, yaşantıları anımsamaları noktasında da hipnozu kullandı. Fakat bazı hastaların zor hipnotize edilmeleri sebebiyle serbest çağrışımı yeğledi. Bu konuda Prof. Dr. Turan Cengiz’in Hipnodonti adlı tezinde Freud’un hipnozu tatbikte zorlandığı için onu bıraktığı yönünde bir bilgi vardır.
1.ve 2. Dünya savaşlarında savaş nevrozlarında hipnoz kullanıldı. Fransız P.Janet ile Amerikalı M. Prince savas nevrozlarında tatbik ettikleri hipnozla ortaya çıkan çoğul kişilik olgularını “ruhsal sistemlerin çözülmesi” biçiminde yorumladılar. Rus fizyolog I.Pavlov hipnozu, uyku gibi, beyinde bir yaygın ketlenme sonucu ortaya çıktığını ileri sürdü. ABD’ li klinik psikolog C.Hulk 1933’te hipnozu nicel laboratuar ortamında inceledi ve 1950’ye gelindiğinde ABD ve İngiltere’deki tıp dernekleri hipnozun tıpta kullanımını onayladılar.1958 yılında Amerikan Tıp Birliği ve Amerikan Psikiyatri Birliği hipnozu resmen bir tedavi yöntemi olarak kabul etti. 1961 yılında ise İngiliz Tıp Birliği aynı şekilde hipnozu resmi bir tedavi yöntemi olarak kabul etti.
1970 lerde ”modern hipnoz” olgusu ve kurucusu olarak kabul edilen Dr. Milton Erickson karşımıza çıkıyor. Psikiyatrist Dr. Milton Erickson hipnoterapi uygulamalarında hastayı etkin kılan, kontrolün hastada olduğu, terapistin ise daha edilgen olduğu bir terapi sürecini tanımladı ve uyguladı. Bu yöntem Eriksonian Hipnoterapi olarak literatürde yerini aldı. Bugün dünyanın önde gelen gelişmiş ülkeleri basta olmak üzere birçok ülkede hipnoz resmi olarak kabul görmüş ve uygulanmaktadır.
Ülkemizde de bu alanda dernek ve çalışma grupları aynı zamanda eğitimler veren kuruluşlar oluşmuştur. Türkiye’de hipnozun gelişmesinde önemli bilim adamları yetişmiştir. Dr. Bedri Ruhselman, Dr. Sevil Akay, Dr.Hüsnü İsmet Öztürk, Dr. Recep Doksat, Dr.Celal Tan, Dt.Turan Cengiz, Dr.Ayhan Songar, Dt.Mehmet Ayvacı, Dr.Tahir Özakkas, Dr.Ali Esref Müezzinoglu önde gelen isimler olmuştur.