Kekemelik ve diğer konuşma bozuklukları normal konuşma akışını bozan ve akıcı konuşmayı engelleyen durumlardır. Kekemelik ve konuşma bozuklukları yaşayanlar genellikle ne konuşacağını ve ne konuşmak istediğinin farkında ve bilincindedirler ancak gerekli kelimeleri ağızlarından çıkartmakta zorluk yaşamaktadır.
Bu çoğu zaman iletişim kurmada kişilerin zorluk yaşamasına neden olabilmektedir. Sonuç olarak konuşma zorluğu yaşayan kişilerde kendine güvenin ve saygının sarsılması ve azalmasına neden olurken kişide endişe ve kaygı artışı da gözlemlenebilmektedir.
Kişilerde oluşan kaygı, stres ve kendine güvensizlik durumu söz konusu problemin daha da belirginleşmesine; anlaşılır ve akıcı bir konuşmanın daha da zorlaşmasına yol açar. Çünkü bir şeye çok fazla konsantre olmak, mümkün olduğunca anlaşılır ve akıcı konuşmaya çabalamak hedeflenen konuşma şeklinin göründüğünden ve sanılandan daha zor ve ulaşılmaz bir hale getirebilmektedir.
Her ne kadar yakın zamanda yapılan araştırmalarda konuşma terapistleri ve uzmanları kekemeliğin konuşmak için kullanılan kasların uygun bir şekilde yönetilip, kontrol edilememesi nedeniyle kelimelerin biçimlendirilmesinin daha uzun zaman gerektirdiğini belirtmekteler.
Kekemelik gibi konuşma bozuklukları çevresel ve genetik faktörler gibi birçok nedenden dolayı ortaya çıkabilmektedir. Kekemelik fiziksel bir problem olmasına rağmen çocuk yaşta yaşanan travma, yoğun korku, utanç veya zor koşullarda bir hayata sahip olmak gibi psikolojik kaynaklı bağlantılar çoğunlukla bu durumun yaşanmasına neden olmaktadır.
Kekemelik ve konuşma bozukluklarındaki tedavilerde uzmanlar genellikle pratiğe; konuşma ve ağızdan dil ve boğaz yardımıyla ses çıkarma eylemlerinin kendisine odaklanır. Fiziksel ses egzersizlerin yapılması profesyonel konuşma terapistlerince tavsiye edilmektedir ve bunların hastalar üzerinde büyük bir etkisi de olabilmektedir. Ancak, beden ve zihin beraber bir sistemi oluşturduğu için, aynı zamanda konuşma bozukluklarının fiziksel olmayan, psikolojik boyutları üzerine çalışmak da çok büyük yarar sağlamaktadır.
Hipnoz, burada, kekemeliğin ya da farklı konuşma bozukluklarının yaşandığı ilk zamana geri dönebilmekte ve kekemeliği tetikleyen ilk durumun ne olduğunu analiz edebilmektedir. Böylece hipnoterapi yardımıyla hastaların bu durumla ilgili inançları değiştirilebilmekte ve söz konusu anı ya da hatıranın anlamının değiştirilerek uzaklaştırılabilmesi için kullanılabilmektedir.