Takıntılı düşünce ve davranış bozuklukları diğer bir kullanımıyla obsessif kompülsif bozukluklardan mağdur olan kişiler sadece kendi hayatlarını değil aynı zamanda çevresindeki kişilerin hayatlarını da ciddi bir şekilde etkilemektedir.
İngilizce takıntı anlamındaki “obsess” kelimesinden gelen obsesyon günlük hayatımızda hepimizin deneyimlediği kaygılar ve streslerden çok daha fazlasıdır. Obsesyonlar “davetsiz” ve sürekli bir şekilde zihinde beliren ve çok güçlü korku ve endişelere neden olan düşünceler, dürtüler ve hatta görüntüler olabilmektedir.
Obsesyon bir duygu ile ilgili olabilmekte iken çoğunlukla kişide iğrenme, suçluluk duygusu, korku ve endişe hissi bırakmaktadır. Düşünce ve davranış bozukluğu olan kişiler bu duygu ve hisleri bastırmaya ya da görmezden gelmeye, takıntıları nedeniyle utanç duymaya yatkınlık gösterdikleri için bu kişilerin depresyona girmesine dahi neden olabilmektedir. Dolayısıyla, sonuç olarak, bu davranış bozuklukları daha da şiddetlenerek kişinin hayatının merkezine yerleşir ve hayatı yaşanılması zor bir yer haline çevirir. Bu nedenle obsesif kompülsif rahatsızlığı olan kişilerin dışarıdan profesyonel bir destek alması şarttır.
Hipnoterapi davranış ve duygu bozukluğu olan kişilerde sınırlandırılmış, bastırılmış duyguları kontrol etmeye yardımcı olmayı hedefler. Hipnoterapistler hipnoz ile bireylerin düşünme şeklini ve zihinsel tepkilerini değiştirmeye hizmet eder. Çünkü tersi durumlarda bilinçaltındaki doğal davranış şeklinin fazla bir şekilde kullanımı ile değişim ihtimalini yok eder ve aynı davranış şekilleri kendisini tekrar göstermeye devam eder.
Hipnoterapi aracılığıyla hastalar öncelikle neden düşünce ve davranış bozukluğu yaşadıklarını anlamaya başlar. Bu belirlendikten sonra ise (obsessif kompülsif davranış bozukluğunu var eden düşüncenin kendisi yanlış bilgilenmenin kaynağını oluşturan yanlış inançlar olması nedeniyle) söz konusu davranış bozukluğunun altında yatan hatalı bilgiler ya da kanılar tekrar değerlendirilir. Bundan sonra kişi bilinçaltında hakim düşünce şeklinin hatalı olduğuna inandığı andan itibaren bu hastalıktan hayatı boyunca kurtulma şansını yakalar.