Ayak parmağını kesen bir yabancı görüyorsunuz ve anında sempatiyle yüzünüzü ekşitiyorsunuz. Bir baseball oyuncusunun uzun bir topu yakalamak için koşmasını seyrediyorsunuz ve kalbinizin hızla atıyor ve bacak kaslarınız onunkiyle beraber zorlanıyor. Bir yemek tadarken arkadaşınızın yüzünü buruşturduğunu görüyorsunuz ve aniden kendi mideniz yeme düşüncesiyle irkiliyor. Diğer insanların ne hissettiğini içgüdüsel olarak ve anında anlama yeteneği uzun süre nörologları, psikologları ve filozofları şaşırttı. Son zamanlardaki araştırmalar ilginç bir açıklama getiriyor: ayna nöronlar adı verilen beyin hücreleri.
1990’ların başların İtalyan araştırmacılar olağanüstü ve beklenmedik bir keşif yaptılar. Birkaç Makak maymununun beynine yemek tutma dahil farklı motor hareketler sırasında beyin aktivitesini izlemek için elektrodlar yerleştirdiler. Bir gün, araştırmacılardan birisi kendi yemeğine uzanırken maymunlarınpremotor korteksindeki (hayvanlar benzer bir hareket yaptığında etkinleşen aynı bölge) nöronların ateşlenmeye başladığını farketti. Maymunlar oturup sadece onu izlerken bu nasıl olabilirdi?
Son yirmi yılda ayna nöronların – sadece bir kişi bir hareketi uyguladığında ateşlenen değil fakat aynı zamanda aynı hareketi yapan birini izlerken de ateşlenen özel nöronlar sınıfı – tesadüfen keşfi kendimizle ve beynimizle ilgi, özellikle sosyal benliğimizle ilgili düşüncelerimizi değiştirdi.
Ayna nöronların keşfinden önce bilimadamları diğer insanların hareketlerini öngörme ve yorumlamada beynimizin mantıksal düşünce işlemleri kullandığına inandılar. Fakat şimdi diğerlerini düşünerek değil hissederek anladığımıza inanma fikrine geldiler. Ayna nöronlar sadece diğer insanların hareketlerini değil fakat o hareketlerin arkasındaki niyetleri ve duyguları da “uyarmamıza” izin veriyor. Birini gülümserken gördüğünüzde mesela zihninizde gülümsemeyle ilişkili bir duygu yaratarak ayna nöronlarınız da ateşleniyor. Diğer kişinin gülümseyerek neyi niyetlediğini düşünmek zorunda değilsiniz. Anlamı anında ve çabasız deneyimlersiniz. Bu yüzden ayna nöron araştırması sosyal ilişkilerin nörolojik temelini yeniden yorumlaması için bilimadamlarına yardımcı oluyor. Bu araştırmalar şu yöne doğru ilerliyor:
- Diğerlerine nasıl ve neden empati geliştirdiğimizle ilgili içgörü.
- Zayıf sosyal ilişkilerin karakterize ettiği otizm, şizofreni ve diğer beyin rahatsızlıklarıyla ilgili daha fazla bilgi.
- Dilin evrimiyle ilgili yeni bir teori.
- Hareket kabiliyetini kaybetmiş felç kurbanlarına yardım etmek için yeni terapiler.
Elektrodların takılı olduğu Makak Maymunlarını içeren araştırmalardan ayna nöronlarla ilgili direk kanıt gelmeye devam ediyor. Hayvanlarda yapılan deneylerin üzerine inşa eden araştırmacılar insanlarda da olası bir ayna nöron “sistemi”ni ortaya çıkaran beyin görüntüleme çalışmaları yürüttüler. Birkaç ana tespit yapıldı. Bunlardan birisi ayna nöronların diğer insanların niyetleriyle beraber hareketlerini de saptamamıza imkan verdikleri görülüyor. Ayna nöron sistemi öyle görünüyor ki yüz ifadelerinin kodunu da çözmemize (algılama ve yorumlama) imkan sağlıyor. Belirli bir yüz ifadesini gözlemlerken veya onu kendi kendimize yaparken beynimizin aynı bölgeleri harekete geçiyor. Ve yüz ifadelerini yorumlamada ne kadar iyiysek ayna nöron sistemimiz de o kadar fazla aktiftir.
Duyguları çoğunlukla yüz ifadeleri yoluyla ilettiğimizden dolayı bu tespitler ayna nöron sisteminin diğerleriyle sosyalleşme ve empati kurma yeteneğinde anahtar rol oynadığından bahsediyor. Ve gerçekten otizmli kişilerin – bir kısmı sosyal etkileşimdeki problemlerle tanımlanan rahatsızlık – işlemeyen bir ayna nöron sistemi olduğu görülüyor. Otizmin semptomları ne kadar ağır olursa ayna nöron sistemi o kadar az çalışıyor. Araştırmalar otizmli çocukların diğerlerini izleyerek niyetlerini anlamada zorluk yaşıyorlar. Diğerlerinin ne yaptığına karar vermek için nesne anlamına veya hareketin uygulandığı bağlama güveniyorlar. Bu eksiklikle başa çıkmak için taklit davranışları denemeleri yapılıyor. Benzer taklit eğitim teknikleri motor becerileri felç veya başka bir beyin hasarı tarafından zarar görmüş insanları rehabilite etmek için de keşfediliyor.
Diğer ilginç ayna nöron araştırmaları arasında karmaşık el hareketlerinin cümle kurarken kullanılan karmaşık dil ve dudak hareketleriyle aynı beyin dolaşımlarını harekete geçirdiğinin keşfidir. Bazı bilimadamları bu tesbitlerin konuşma dilinin el hareketlerinin evrimiyle oluştuğunu öne sürdüğüne inanıyorlar.
Ayna nöronlar iletişim ve empatinin temelini oluşturur mu? Bunun saptanması için zaman var. Fakat bu karmaşık ve yaygın sinirsel sistemin araştırılması sosyal beceriler kazanma ve en içten duygularımızı ve niyetlerimizi diğerlerine iletme mekanizmalarıyla ilgili olağanüstü ilgi çekici yeni içgörü sağlıyor.
Çeviri: Hasan Arslan
[1] Kaynak: http://www.sfn.org/index.aspx?pagename=brainBriefings_MirrorNeurons