İnsanın tabii duygularından biri de korku duygusudur. Korku duygumuz gereği bir afetten ya da vahşi bir hayvandan doğal olarak korkarız. Esasında kendimizi emniyete almamız gerektiğinin ilk sinyalidir bu duygu.
Sorun korku duygusunun akli bir zemin dışında kendisini oluşturmasıdır ki bu patolojik duruma “fobi” adını veriyoruz.
Fobi Latince “phobos”dan geliyor. Yunan mitolojisinde “phobos” korku tanrıçası olarak geçiyor. Fobi olaylar ya da bazı nesneler karşısında anlamsız ve istemsiz bir korkuyu, bazen de o olaylara ve nesnelere karşı tahammül edememe halini içerir. Fobi sahibi kişi “fobik” olarak isimlendirilir. Fobikler korkmaması gerektiğini bildiği durum ve nesnelere karşı mantık dışı korku duyar ve bunu iradi çabalarıyla engelleyemezler.
Eğer kişinin korkuları günlük işlevlerini aksatır derecede kişiyi etkileyip hayatını kısıtlar hale gelmişse, bu durum korkunun artık fobiye dönüşmüş olduğunun göstergesidir. Kişiler fobi nesnesi ya da durumuyla karşılaştıklarında bir takım fizyolojik sıkıntılar da çekerler. Solunum güçlüğü ile birlikte güçsüzlük, ağız kuruluğu, kalp çarpıntısı, kaslarda gerilme yaşarlar ki bu belirtiler fobi teşhisinde baz alınan fizyolojik kriterlerdir.
Peki fobiler hayatımıza nasıl giriyor? İnsan nasıl fobik hale gelebiliyor?
Fobilerin ağırlıklı olarak çocuk ve ergen dönemde oluştuğunu görmekteyiz. Kişiler, başlarından geçen stres odaklı bir olay sonrası, aileden veya çevreden öğrenme yoluyla ya da genetik geçişlilik sonucu fobik duruma gelebiliyorlar. Kadınlarda erkeklere oranla iki kat daha fazla oranda gözlenmektedir.
Fobinin yaygınlığı konusunda Amerika’da yapılan araştırmada, toplumun %10 luk bir diliminde yaygınlık gösterdiği görülmüştür. Aslında fobiler geçiştirildiği ve yer yer gizlendiği için bu oranın daha fazla olması muhtemeldir.
Fobilerin hipnozla ne şekilde ele alınıp değerlendirildiğine bakalım.
Hipnoz hayalin gücüyle oluşan içsel derin bir yoğunlaşma ve odaklanmadır. Bu durumun sağaltım amacıyla kullanımına ise hipnoterapi adını veriyoruz. Kişi bu yoğunlukta ve odaklanmada (transta) kontrollü ve aşamalı bir şekilde korkusuyla yüzleştirilerek fobi nesnesine ya da durumuna karşı duyarsızlaştırılır. Ya da fobinin derecesine göre sadece bilinçaltı programlama yaklaşımıyla birlikte şartlandırma mekanizmaları da oldukça yararlıdır. Bu noktada kişi duygusal olarak desteklenirken hipnotik bir algı değişimine gidilir. Artık fobi nesnesi bazı makul ve anlaşılır nedenlerden ötürü kişinin rahat olması gereken bir nesne ya da durumdur.
Esasında fobiler bilinçaltı yapımızın ne kadar hızlı ve etkili öğrenebildiğinin bir sonucu olarak da çıkar karşımıza. Bu nedenledir ki bir kişinin fobi sahibi olması an meselesidir. Örneğin bir gün (muhtemelen çocukken ya da ergen dönemde) gittiğiniz diş hekimi kliniği, orada kullanılan aletler, çıkardıkları sesler ve belki ortam bilinçaltı seviyesinde öyle bir tehdit algısı oluşturmuştur ki, artık bilinçaltı diş hekiminden uzak durulması, kaçınılması yönünde çok hızlı ve etkili bir “öğrenim”e varmıştır. Fobi ediniminde bilinçaltı, öğrenme yeteneğini negatif yönde çalıştırmış ve kişinin dişçi fobisi oluşmuştur artık. Bilinçaltı bunu aslında kişinin o anki acıdan kaçınma kazancını gözeterek yapmıştır. Ama bu “öğrenim” kişinin diş sağlığını tehlikeye atacak düzeyde dişçiden kaçınmasına yol açar. Biz hipnozda, hipnotik öğrenme mantığıyla bu öğrenme yeteneğini pozitif yönde çalıştırmayı amaçlarız. Bilinçaltı yapı zaten çoğu zaman pozitif yönde çalışarak hayatımızı kolaylaştırır.
Hipnoz bilinçaltı yöntemidir. Dolayısıyla fobilere karşı kişide ki değişim, hipnozla bilinçaltı düzeyde kendisini inşa eder ki bu açıdan kalıcı sonuçlar elde etmemiz mümkün olmaktadır.
Amerika’da hipnozun örümcek fobisi üzerindeki etkisinin ele alındığı bir deneyde 100 kişilik bir grup toplu hipnoz seansına alınmış ve gruptaki 85 kişi yapılan tek seansın hemen arkasından yakındaki hayvanat bahçesine götürülmüştür. Kişiler buradaki çeşitli örümceklere dokunabilmişlerdir. Diğer psikoterapi yöntemleriyle karşılaştırıldığında hipnoterapinin daha hızlı ve etkili sonuçlar verebildiğini görüyoruz. Bu hipnoterapinin en önemli özelliğidir.
Fobiler günümüzde etkin şeklide tedavisi mümkün olan sorun alanlarından birisidir. Burada kişinin sorunundan kurtulmak üzere göstereceği istek ve kararlılık önemlidir. Bu kararı almış olan kişi belirtilen terapi sürecine işbirliği içinde bağlı kaldığında rahatlıkla sonuca ulaşırlar.