1. Araştırma:
Dr. Lee Pulos, “Hipnoz ve Ötesi” adlı kitabında, Bilinçaltının daha önce edinmiş olduğu bilginin, performansı nasıl artıracağını da araştırmıştır.
“Olimpiyat koşucusu bir kadın atletle çalıştım. Kendisi Mexico City’de olimpiyat oyunlarındaki bir antrenman koşusunda gayri resmi 100 metre dünya rekorunu kırmıştı. Ama şimdi aynı performansı yeniden gösteremiyordu ve kendisinden daha düşük seviyede olduğunu kabul ettiği atletler tarafından geçildiği için formunu kaybettiğini düşünüyordu. Vancouver’deki Simon Fraser Üniversitesi’ne bağlı fiziksel dayanıklılık laboratuarında onunla çalışma yaptık. Bir antrenman aletinin tablasında koşuyormuş gibi varsayılarak bir EKG cihazına ve solunum hız ve miktarını ölçen spirometreye bağlandı. Kendisine hipnoz uygulandı, hem start hem de 200 ve 300 metre koşu çalışmaları için zihinsel (mental) bir antrenmana alındı. Kaslarındaki görülebilir gerilmelerin yanı sıra, bağlandığı cihaz da dikkate değer değişmeler kaydediyordu. Solunum hız ve miktarı maksimum tempodaki bir koşu düzeyindeydi. Kalbi yüzdeyüz on iki daha hızlı atıyordu. Hayatının en iyi performansını sergilediği Mexico City’deki o koşuya hipnotik olarak geri dönmüştü. Şimdi koşuyu adeta ağır çekim izleyebiliyor ve yarışın ayrıntılarını görebildiğigibi bedenindeki duyumları da hissedebiliyordu. Trans imajinasyonundan çıkarıldıktan sonr,a neden o derece iyi bir performans gösterdiğinin ve antrenmanıyla ilgili tüm ayrıntıların hemen farkına vardı. Daha sonraki yarışmada gelişme gösterdi ve eski formuna kavuştu.
2. Araştırma:
Eski bir NASA araştırmacısı olan Dr. Charles A.Garfield, imgeleme ve fiziksel performans arasındaki ilişki üzerine Sovyetler’in araştırmalarından söz etmektedir.
Bunlardan birinde, dünya sıralamasındaki bir Sovyet atletizm takımı dört gruba ayrılmıştır:İlk grup eğitim süresinin tamamını eğitimle değerlendirmiştir.İkinci grup bu sürenin % 75 ‘ini eğitimle değerlendirmiş, kalan%25’lik süre içinde ise imgeleme yaparak sporda yapabilmeyi istedikleri hareketleri ve elde etmek istedikleri başarıları tam olarak zihinlerinde canlandırmıştır.Üçüncü grup eğitim süresinin %50’sini eğitime, diğer % 50’sini imgelemeye ayırmıştır.Dördüncü grup ise bu sürenin %25’ini eğitime, % 75 ‘ini de imgelemeye ayırmıştır.
Bu dönemin sonunda, olimpiyat sonuçlarında, New York, Lake Placid’deki, 1980 Kış Olimpiyatları’nda uygulamadaki en büyük başarıyı dördüncü grup gösterdi ve onları sırasıyla üçüncü, ikinci ve birinci gruplar izlemiştir(2).
Avusturyalı psikolog Alan Richardson, basketbol oyuncularıyla yaptığı çalışmalar sonunda buna benzer sonuçlar elde ettiğini bildirmiştir:
Üç ayrı grup basketbol oyuncusunun serbest atış yeteneğini incelemiş, sonra ilk gruba günde yirmi dakika serbest atış çalışması yapmasını söylemiştir.
İkinci gruptan hiçbir çalışma yapmamasını isteyen Richardson, üçüncü gruptan da, günde yirmi dakika boyunca, kusursuz serbest atışlar yaptıklarını düşünmelerini istemiştir. Richardson’ın elde ettiği sonuçlara göre, hiçbir şey yapmayan grup – doğal olarak hiçbir gelişme göstermemiştir. Ilk grup % 24’lük bir gelişme göstermiş ama üçüncü grup yalnızca imgeleme gücüyle % 23’lük gelişme göstermiştir ki; bu hemen hemen antrenman yapan grubun başarısıyla eşdeğerdedir.
3. Araştırma:
1967 yılından beri performans yükseltmek amacıyla hipnoz ve zihinde canlandırma teknikleriyle uğraşan Lee Pulos, “hipnoz ve ötesi” kitabında şu gözlemlerine yer veriyor:
“Atletlerle çalışmalarım Kanada Kadınlar Milli Voleybol Takımı’yla başladı. Amaç kişinin tüm fonksiyonlarının geliştirilmesinde hipnozu kullanılıp kullanılmayacağını belirlemekti. Hipnoz teriminden çok genellikle” düşünme eğitimi” terimini kullandık. Takıma posthipnotik(**) telkin verildi, böylece pratik çalışma ya da oyun sırasında konsantrasyonları yükselecek, rakip oyunculara, topa ve takım arkadaşlarına odaklanacaktı. Bu posthipnotik telkine ayrıca şu da eklendi: Dış gürültüler, sesler, dikkati dağıtan düşünceler geri planda sönük kalacak ve oyun üzerindeki konsantrasyonu bozmayacaktır.
Takımdaki her bayan sporcuya otohipnoz öğretildi. Çoğu, oyunla ilgili çeşitli uygulamalarını güçlendirmek için kendi kendine hipnozu haftada dört beş kez kullandı. Öğretilen tekniğin bir yan faydası oldu: Sporcuların çoğu öğrenciydi ve otohipnozu ders çalışma ve okuma üzerindeki konsantrasyonlarını artırmada kullandılar. Hipnoz sayesinde çalışma alışkanlıklarının geliştiğini ve her hafta antrenmana ayırdıkIarı zaman için üzülmelerine gerek kalmadığını anladıklarında kendilerini voleybola daha çok verdikleri görüldü.
(**) hipnoz sonrasını da kapsayan telkin
Kaynak: İstanbul Üniversitesi Doping ve Dopingle Mücadele Dergisi syf:22-24