Öfke, etkisi altına aldığı kişilerde iradenin, mantığın, fikrin devre dışı kaldığı; dürtüsel bir duygu durumudur. Esareti altında herkesin kendisini haklı ilan ettiği duygusal bir sancı olan öfke, İnsan zihninde şiddetli bir reaksiyon gibi kişileri peşinden sürükleme gücüne sahiptir. Bu güçlü duygular tabiatımızın bir gereği fakat kontrolden çıkan her güçlü duygu da tehlike arz etmektedir.
Hipnozla öfke kontrolünden neyi anlamalıyız?
İnsanlar ve benzeri güçlü duyguların adeta esiri olduğunda kendilerini iradesizlikle suçlayabilirler fakat “iradesizlik” dediğimiz şey bilinçaltı zihninin gücüne işaret eder. Yani bilinçaltı zihnin bilince uyguladığı güçlü bir baskı! Biz, Değişim Hipnoterapi olarak hipnozla yine o güce dayanarak o güç üzerinden bir kontrol mekanizması geliştiriyoruz. İşte bu iradenin desteklenmesi ya da diğer bir deyişle bilinç ve bilinçaltı zihnin uyumudur.
Çünkü insan bu duyguların elinde oyuncak olamayacak kadar güçlü. Duygu nereye çekerse gitmek zorunda hissetmeyecek kadar imkana sahip. Öncelikli iş karar vermekle başlamaktadır tabii. Ama öfkenin kişilerin ilişkilerini ne kadar çıkmaza sürüklediği, bu duygunun bedellerinin kişi için ne denli ağır olduğu çoğumuzun malumu. Ayrıca beden sağlığı üzerinde ki tahribatları da buna eklemek gerekir. Öfke, başta ülser ve bağırsak sorunları olmak üzere migren ve kalp gibi birçok hastalığı da tetiklemekte olan bir duygu durumudur.
Hipnozla bu duygu üzerinde bir kontrol mekanizması oluşturmak, kişinin eskisi kadar hemen her şeye bu tepki göstermemesi, bu ateşleyici duygunun üzerine bir sakinlik örtüsü atması mümkündür. Hipnoterapi ile kişiye özgü bilinçaltı düzeyde bir kontrol mekanizması geliştirildiğinde, kişi gündelik hayatında bu rahatlığı tecrübe etmeye başladığında artık bir duygu/davranış alışkanlığı kazanmış olur.