Tüp bebek tedavisi, literatürde ki ismiyle in vitro fertilizasyon (IVF) kadın yumurtasının ve erkek sperminin laboratuvar ortamında döllenmesi anlamına gelir.Bu döllenme sürecinde oluşan embriyolardan seçilen bir embriyonun rahme transferi de teknik olarak sürecin son aşamasıdır. Sonrasında ise takip süreci başlar.
Anne adayının embriyo tranferinde strese girmesi, fizyolojik olarak kan basıncının artmasına, terlemeye, kalp çarpıntısına, solunumunun hızlanmasına, rahimde kasılmalara ve benzeri semptomlara sebebiyet verir ki bu durum embriyonun canlılığını riske sokar. Emriyo transferi tüm sürecin en önemli, en belirleyici aşamasıdır.
Bu aşamayı hassas kılan temel duygular; korku, olumsuz düşünceler ve beklentilerin oluşturduğu strestir. Bu duygular bazen günlük stres faktörleriyle birleştiğinde kadını gebelikten alıkoyacak güçtedir. Olumsuz düşüncenin gücü! Olumsuz düşünce kendisini somut olarak var ediyorsa tersi de çok mümkündür o halde. Yani olumlu düşüncenin gücü! Hipnozun yaptığı da budur. Stresin hormonlar üzerinde ki olumsuz etkileri birçok bilimsel araştırmada ortaya konmuştur. Tüp bebek aşaması da hormonlar üzerinden yürüyen bir süreç olduğuna göre stres burada süreci ciddi manada tehdit etmektedir.
Stresin insan bedeni üzerindeki etkilerini ilk kez 1956 yılında Kanadalı bilim insanı Dr. Hans Selye bir araştırmasıyla ele aldı. Strese maruz kalan bedende kalp atışında hızlanma, titreme, ağızda kuruluk, terleme, iştah bozukluğu, kasılma, huzursuzluk, yorgunluk, çöküntü gibi fizyolojik, psikolojik ve davranışsal tepkiler gözlemledi. Stres kandaki adrenalin seviyesini artırır bu da damarların kasılması ve dokulara daha az kan gitmesi demektir. Bedensel işlevler kesintiye uğrar ve bu durum bedenin canlılığı için arzu edilmeyen sonuçlar doğurur. Psikosomatik hastalıkların büyük çoğunluğu stres kaynaklıdır.
Burada kişinin beden ve zihninin ters düştüğünü görüyoruz yani uyumsuzluğun belirtilerini. Başka bir yaklaşımla da aslında bu durum bir uyum gibidir. Zira bu resim; zihinde var olan olumsuz duygu ve düşüncelerin bedende kendisini göstermesidir. Fakat kişinin arzu etmediği bir durum olması sebebiyle bu bir uyumsuzluktur. Bu uyumsuzluğun giderilmesi bedenimizde ki tüm fizyolojik-biyolojik döngüde iyileştirici, onarıcı etki gösterir.
Tüp bebek sürecinde stresi artıran faktörlere baktığımızda şunları görürüz:
- Birkaç kez tüp bebek tedavisi görmüş kadın hastaların başarısızlık endişesi (beklentisi)
- Evlilik ilişkisinde yaşanan sorunlar
- Varolan psikolojik rahatsızlıklar
- Özel hayatında, iş hayatında yaşanan iletişim sorunları
- Tüp bebek işlemlerinde ve özellikle embriyo transferinde işlemden korkma
- Bu unsurlara bağlı olarak geliştirilen her türlü olumsuz duygu ve düşünceler
Hipnozun Tüp Bebek Sürecinde Sağladığı Güçlü Avantajlar:
- Zihinsel ve bedensel gevşeme sağlaması
- Kendini iyi hissetme hali
- İşlemlerle ilgili kaygı ya da korkuların giderilmesi
- İşlemlerin daha kısa ve kolay olması
- Sağlanan rahatlığın kişiyi hormonal düzeyde de desteklemesi
Tüp Bebekle İlgili Önemli Bilimsel Araştırma;
2001-2003 yılları arasında Soroka Üniversitesi Tıp Merkezi Tüp Bebek Biriminde yapılan bir klinik araştırmada embriyo transferi sırasında hipnoz uygulanan kişilerde klinik gebelik oranı %53.1 iken, hipnoz uygulanmayan kontrol grubunda kişilerde klinik gebelik oranı % 30.2 olarak tespit edilmiştir. Aynı dönemde bu klinik çalışma dışında bu tüp bebek merkezindeki genel klinik gebelik oranı % 32.1 olarak belirlenmiştir.
Bu çalışma embriyo transferi sırasında hipnoz uygulamasının gebelik oranlarını belirgin bir şekilde artırdığını göstermektedir.
Tayfun Şahin
Hipnoterapist & Psk. Dan.
Formu görüntüleyip göndermek için tam sayfaya gidin.
