Bir çok doktor hastanın hayatta kalma yeteneği ve arzusuyla ilgilenirken kullandıkları kelimelerin gücünü anlama ve karşı tarafa iletme konusunda eğitilmemiştir. Doktorlar bir hastalığın tanısıyla hastanın hayatta kalma yetisini etkileyebilen tek otorite figürü değildir. Ebeveynler, öğretmenler, din adamları ve doktorların da kelimelerle yaşamları değiştirme yeteneği vardır. Bir otorite figürünün kelimelerini duymak bir çocuk için hipnotik bir etki olabilir.
Altı yaşına kadar bir çocuğun beyin dalgalarının motifi hipnotize edilmiş bir yetişkininkine benzer. Annesinin sadece başarısızlık mesajları verdiği, koyu renkler giydirdiği ve yetişkin olarak kanserden çok annesinin sözleriyle sorun yaşayan tanıdığım bir kadından alıntı yaparsak “Annemin kelimeleri beni yiyip bitiriyordu ve belki de beni kanser etti.” Son zamanlardaki araştırmalardan biliyoruz ki yalnızlık bağışıklık sistemini kontrol eden genleri etkiliyor. Bu yüzden doğru soruları sormak ve hastaların hayatlarında ne yaşadıklarını ve yaşamakta olduklarını bilmek doktorların görevidir.
Yakın zamanda iki mail aldım; birisi kanseri tekrarlayan ve kemoterapiye tekrar girmemeye karar veren bir kadındandı. Doktoru ona “O zaman eve gidip intihar etsen daha iyi” demişti. Diğeri de doktoruna bir takım olup olamayacaklarını soran birinden gelmişti. Doktoru ona “hayır” demişti ve bu kişi onun bakımından sorumluydu. Kadın eşyalarını toplamış, hastaneden çıkmış ve çalışabilecek ilgili bir onkolog bulmuştu. O teslim olan, ıstırap çeken veya doktorun bakış açısıyla “sözde” iyi hastalardan değil, bir mücadeleciydi.
Doktorların hastaların kelimelerini dinleyerek yaşadıklarını tedavi etmeleri gerekli. Helen Keller “Sağırlık körlükten çok daha karanlıktır” dediğinde doğru söylemişti. Doktorların hastaların bir hastalığı değil, bir deneyimi yaşadığını anlamaya da ihtiyacı var. Doktorların hastalara deneyimlerini tarif ettirip ona göre tedavi uygulamaları gerekli. Tükenmek, başarısızlık, inkar, baskı, armağan ve uyanma çağrısı gibi hastanın kullandığı kelimeler her zaman yaşamlarında olanlarla ilgilidir. Bu sayede doktorlar onların yaşamlarını iyileştirip hastalıklarını iyileştirme şansını olasılığını geliştirebilirler.
Kariyerimin başında oldukça fazla çocuk ameliyatı yaptım. Yetişkinler olarak şimdi o çocukların bir çoğuyla karşılaştığımda anılarının ne kadar canlı olduğuna hayret ediyorum. Bu olayın ve hatırladıkları detayların onlar için ne kadar önemli olduğu ortada. Çocukları ameliyathaneye alırken onlar uykuya dalarken kelimelerimin ne kadar güçlü olduğunu fark etmeye başladım. Bir erkek çocuk biz ameliyathaneye girerken karnının üzerine yattı ve uykuya daldı. Onu ameliyat masasında sırt üstü çevirdim ve “ne yapıyorsun? Ameliyathanede uykuya dalacağımı söylemiştin ve ben hep karnımın üzerine yatarım” dedi. Apandistini ameliyat etmem gerekiyordu ve bir şekilde bir uzlaşmaya vardık.
Genellikle bir çocuğun koluna süngerle alkol sürer ve ona derisini uyuşturduğumu söylerdim. Çocukların üçte biri iğneyi hissetmezdi ve neden diğer doktorların bunu yapmadığını sorardı. Ben buna insanları sağlıkları için kandırma adını verirdim. Size inancı olan birine bir placebo verin ve onun saç uzatma hapı, bulantı önleyici hap, veya başka bir şey olduğunu söyleyin ve sizin terapinize kaçının tepki verdiğine şaşıracaksınız.
Çocukluğunda çocuk felciyle olan deneyiminden ve doktorunun sabah güneşi bile göremeyeceğine dair annesine söylediği dehşet verici sözlerden dolayı Doktor Milton H. Erickson kelimelerin ne kadar önemli olduğunu biliyordu. Bir çocuk olarak siniri doktorun öngörülerine meydan okumasına yol açtı. Bir psikiyatrist ve hipnoterapist olarak hastalarıyla nasıl konuşacağını ve nasıl en iyi sonucu elde edebileceğini biliyordu. Çalışmalarıyla ilgili birçok kitap bulunmaktadır. Bunlardan birisi Dr. Sidney Rosen’ın Sesim Seninle Her Yerde isimli kitabı. Hastalar hala anestezinin etkisindeyken ve hala cerrahın söylediklerini duyabilir haldeyken bir ameliyatın sonunda ben “Rahat, susamış ve aç uyanacaksın” derdim. Bunu birçok hastamın kilo almaya başladığını fark edene kadar yaptım ve bu yüzden şu kelimeleri ekledim “fakat tabağındaki her şeyi bitirmeyeceksin.”
Son bir hikaye: Erickson bir hastanın iyileşme planına bir şeyler yazar (bu plan Amerika’da hasta odasının girişine bırakılır) ve sonra bir bahaneyle odadan çıkar. Tabi ki hastanın kalkıp yazdıklarına bakmasını bekler bu yüzden “İyi gidiyor” yazardı.
Bu yüzden ailenize “Seni mutlu eden neyse onu yap” gibi yaşamak için iyi ilkeler verin böylece duygularına dikkat ederler ve gelecekle ilgili zihinlerini açık tutarlar. Ve doktorunuza kelimelerinin can yakıcı olabildiğini, fakat daha da önemlisi iyileştirebildiğini hatırlatmaktan korkmayın.
Yazar: Dr. Bernie Siegel
Çeviri: Psk. Hasan Arslan
Kaynak: Dr. Bernie Siegel Official Website